Adolescence sözcüğü Latince kökenli “adolescere” sözcüğünden türetilmiştir.
Adolescere, ‘‘büyüme’’, ‘‘olgunlaşma’’ anlamına gelmektedir.
Ergenlik dönemi, erinlik ile başlayıp yetişkinliğe kadar süren bir dönemi kapsamakta, çocuklukla yetişkinlik arasında bir geçiş dönemini oluşturmaktadır.
Fizyolojik ve psikolojik değişmeyi içeren, bireyi sosyal olgunluğa hazırlayan bir yaş dönemidir.
Bireyde gözlenebilen farklı, hızlı ve sürekli bir gelişim evresidir.
Ergenlik, bireyin çocuksu tutum ve davranışlarının yerini, yetişkinlik tutum ve davranışlarının aldığı, cinsiyet yetilerinin kazanıldığı dönemdir.
Çocukluktan ayrılma süreci, genellikle 9-13 yaşları arasındaki erken ergenlik döneminde gerçekleşir.
Bu dönemde ergenin en belirgin isteği, artık çocuk olarak isimlendirilmemek ve tanımlanmamaktır.
Bu dönemde en sık karşılaşılan değişiklikler ise; kişisel bakım ve düzende azalma, çocukluk yıllarında olduğu gibi yönlendirilmeye karşı olumsuz bir tutum, otoritenin sorgulanması ve ona karşı çıkılması, akranlarıyla daha çok vakit geçirip çevreyi ve dünyayı yeniden anlamaya çalışmadır.
Anne babalar için en zor dönemlerinden birisi çocuğunun ergenlik dönemidir. Ergenler bağımsızlıklarını ilan etmeye ve kendi kimliklerini bulmaya başladıklarında davranışlarında da ciddi değişiklikler gözlenir.
Tatlı, kurallara uyan, yanınızdan ayrılamayan çocuğunuz bir anda kapıları çarpmaya, siz konuşurken öfleyip pöflemeye, sizden mümkün olduğu kadar uzak kalmaya çalışır.
Bunlar son derece tipik ergen davranışlarıdır.
Çocukluktan Ayrılma Süreci
Dış görünüşüne verdiği önem artar, sizinle daha çok tartışmaya başlar, asi davranışlar gösterebilir.
Alkol veya sigara içmeye yönelik ilk denemeler de bu yaşlarda başlar.
Tercihlerinde aileden çok arkadaşları etkili olmaya başlar, arkadaşları onlar için çok önemlidir.
Akşam bir türlü uyamadığı gibi sabah da erken kalkamaz.
Cep telefonunu elinden bırakmaması ve bilgisayar oyunlarıyla saatlerini geçirmesi de bunlara eklenebilir. Peki tüm bu değişikliklerin sebebi nedir?
Ergenleri anlamak için öncelikle o dönemde vücudunda ne gibi değişiklikler olduğunu bilmek gerekir.
Bunları bilen anne baba çocuğunu daha iyi anlayacak ve bu zorlu süreci çok daha kolay atlatacaktır.
ERGENLİK DÖNEMİNDE DEĞİŞİMLER
Fiziksel Değişimler
Hızlı beden gelişimi ve hormonların faaliyeti ile fiziki olgunluk aşamasına ulaşılır. Bu dönemde üç önemli fiziksel değişme görülür. Beden ölçülerindeki değişimler, boy ve ağırlık değişimleri olarak kendini gösterir.
Belirtilerin başlaması ve hormonların etkisiyle de boy uzamasında belirgin bir hızlanma görülür. Ergenlik başlangıcında erişkin boy uzunluğunun yaklaşık %80'i, 2- 4 yıl içinde erişkin boyun % 99'una erişir. Boy büyümesi ergenliğin son evrelerinde giderek yavaşlayarak kızlarda 16-18, erkeklerde 18-20 yaşlarında durur. Erkekte omuzlar genişler, kalça dar kalır; kızlarda ise tersi olur.
Ruhsal Değişiklikler
Kendi sınırlarını keşfedip tekrar düzenleme ve ebeveyn otoritesini test etme,
Kimlik mücadelesinin başlaması,
Sözel ifade yeteneğinin kuvvetli olmasına karşın kendini daha çok hareketlerle ifade etme eğilimi,
Çalışma becerilerinin belirgin olarak artmasına karşın, eğlenceli aktivitelere öncelik tanıma,
Ebeveynlere zaman zaman kaba davranma, onların ideal hallerini sorgulama, anne babadan farklı yetişkinleri model alma,
Kimi zaman huysuzluk etme ve çocuksu davranışlara dönme eğilimi,
Yakın arkadaşların önem kazanması, bu doğrultuda giyim ve alışkanlıkların şekil değiştirmesi ve arkadaş aktivitelerini tercih etmeleri en belirgin özellikleridir.
Zıt duygular yaşarlar.
Bir yandan yetişkin olup sorumluluk almak, diğer taraftan çocuk kalıp çocukluğun güvenli ortamı içinde olmak ister.
Bağımsız Yaşamak İster
Karşı Cinse İlgi Duyar,
Yoğun Duygular Yaşar.
Çalışma isteksizliği
Ahenksizlik
Huzursuzluk
Cinsiyetle fazla uğraşma
Erişkinlerin kendini dinlemediğini düşünür ve öfkelenir.
Yaşanan Bu Çelişkiler Bağımsız Kişilik Geliştirilmesine Yardımcı Olan, Normal Gelişmelerdir.
Gencin dikkati ve enerjisi kendine, daha çok bedenine dönüktür.
Bedeninde oluşan hızlı değişimler çoğu kez bedenine karşı bir “yabancılaşma” olarak algılanmaktadır.
Hızlı büyüme ve bedendeki değişiklikler, yorgunluk ve huzursuzluk gibi belirtilerle kendini gösterir.
Toplumsal sorumluluk ve görevlerin eklenmesi yorgunluk ve sinirlilik halinin daha yoğun şekilde ortaya çıkmasına neden olur.
Zihinsel Gelişim
Zihinsel Yeteneklerde Hızlı Gelişmeler Olur.
Soyut Düşünme Yeteneği Kazanılır.
Değer Yargıları Ve Toplumsal Olaylar Tartışılmaya Başlanır.
Toplumsal Değerler, İnançlar Tartışılır.
Daha Önce Oyuna Dayalı Olan Arkadaş İlişkileri Yerini,
Ortak Sorunların Ve Diğer Konuların Tartışıldığı Sohbet Şeklini Alır.
Bireylerin bilgi edinme ve bu bilgiyi kullanma biçiminin gelişimine “bilişsel gelişme”, yeni bilgiyi alıp daha önce öğrendiklerini kullanarak karşısına çıkan yeni problemleri çözebilme yeteneğini ise “zeka” olarak tanımlayabiliriz.
Gençlik, bireyin yetişkin düşüncesine özgü bilişsel yetenekleri kazandığı ve geliştirdiği bir dönemdir. Bu süreç, SOYUT düşünceye geçişle başlar.
Zekanın ergenlik dönemine kadar dik bir eğri boyunca hızla geliştiği, yaşlarında doruğa ulaştığı, ondan sonra yatık bir eğri izleyerek 20 yaşına kadar yavaş bir gelişme gösterdiği kabul edilmektedir. Erkekler kızlara göre görsel-uzaysal, matematiksel konularda daha avantajlı iken, kızlarda dil gelişimi daha iyi seyreder.
Sosyal Gelişim
Ailelere olan bağımlılık azalır,
Hiçbir şeyi beğenmezler,
Sürekli şikâyet ederler,
Eve istediği zaman girip çıkmak isterler.
En ufak eleştiriye büyük tepkiler verirler,
Yöneltilen eleştirileri kabul etmezler, Sürekli eleştirmeyi severler.
Boş vermişlik içindedirler, Fikir bazında çatışma yaşarlar,
Anne-babasının beğenileriyle alay ederler,
Anne-babasının düşüncelerini eskimiş bulurlar, Erişkinlerden öğrenecek bir şey kalmamıştır,
İsyankar tutum ön plandadır.
Ergen, anne babasının etkisinden kurtulmaya çalışır. Onun gözünde artık, anne ve babası hiç yanılmaz, hep haklı kişiler değildir. Onları eleştirici bir gözle yeniden değerlendirmeye başlar. Beğenileriyle alay eder, düşüncelerini eskimiş bulur, inançlarını kuşkuyla karşılar,sanki artık anne ve babasından öğrenecek bir şeyi kalmamıştır. Anne ve babasının öğütleri batar,uyarıları onu kızdırır, tabii ki bunları yaparken dengeli ve kontrollü değildir, aşırıya da kaçabilir. Gencin bu davranışlarının nedeni, bağımsız olduğunu vurgulama savaşı, kimlik sorunu mücadelesidir. Bağımlı, uyumlu, ailesinin denetiminde olan birisi değil de özgür bir birey olarak geleceğe adım atma, varolduğunu, bağımsız bir birey olduğunu hissetme ihtiyacıdır.
Ergen için, arkadaşlar çok önemlidir.
Aralarında arkadaş grupları oluştururlar, Grupların kendi aralarında yazısız kuralları vardır.
Kurallarına uyan kişileri gruplarına alırlar.
Her ergen bir arkadaş grubunda olmak ister.
Arkadaşlarının kendisi için ne düşündüğü çok önemlidir.
Erkeklerin kurdukları gruplar daha kalabalıktır, ilişkiler yüzeyseldir. Kızlardan oluşan gruplar daha küçüktür, ilişkiler ise daha sıkıdır. Aile içinde geçimsizlik ve dengesizlik olan ergenlerde, bir baskı hakim ise, masum arkadaş grupları yerini çeteye bırakır.
Ergenin İhtiyaçları
Bu dönemde aileye büyük bir görev düşer.
Aile bu davranışların bir süre sonra geçeceğini bilmeli ve sabırlı davranmalıdır.
Gençlik döneminde genç bağımsız davranma ihtiyacını daha fazla hisseder. Hayatla ilgili kendi fikirlerini ve ilişkilerini düzenlemek ister. Meslek seçimi bu dönemin sonlarında netleşmeye başlar. Gencin anne babasından beklentisi düşüncelerine ve tercihlerine saygı gösterilmesi ve desteklenmektir.
Doğru İletişim;
Kendimizi başkalarının yerine koyabilmek,
Sebep-sonuç bağlantıları kurarak olayları anlamlandırmak,
Açık açık sormak, alınmamak, samimiyet ve dürüstlük göstermek,
Ben diliyle konuşmak, karşıdakini yargılamamak,
Öfkeliyken, üzgünken iletişimi dondurmak,
Gurur meselesi yapmadan, küsmeden, mizahı kullanmak,
Alttaki niyeti test etmek, sadakati, sevgiyi iletmek gerekir.
Hatalı İletişim;
İyi dinlememe
Öneri getirme, bir bilenmiş gibi davranma
Yargılama
Analiz etme
Teselli etme
Alay etme, ad takma
Konu değiştirme iletişimde görülen hatalı davranışlardır.
Araştırmalar Ne Diyor?
2014’de 188 çocuk üzerinde yapılan bir araştırmada, çocuklarıyla yaşadıkları sürtüşmelerde sıcak, şefkatli ve onaylayıcı davranan annelerle öfkeli ve tartışmacı annelerin etkileri karşılaştırıldı. Melbourne Üniversitesi’nden araştırmacıların yürüttüğü araştırmada, 12 yaşındayken şefkatli anneleri olan çocukların 16 yaşına geldiklerinde daha az üzüntü ve endişe duydukları ve öz denetimlerinin daha yüksek olduğu ortaya çıktı.
Sıcak ve destekleyici aile ilişkileri kurmak için hiçbir zaman geç kalınmış sayılmaz. 2015 yılında 23 ergenle yapılan bir araştırma, 15 yaşından sonra aileleriyle daha sıkı ilişkiler kurmaya başlayan ergenlerin beyinlerindeki riske girme bölgesinin daha az etkinlik gösterdiğini ve 18 ay sonra riske girmelerin daha da azaldığını ortaya koydu. Araştırmaya göre, ergenlerin aileleriyle yakınlaşması, ebeveynlerin çocuklarına saygı göstermesini ve problemlerin çözümüne yönelik konuşmalarını, bu sırada çocuklarıyla kavga etmekten ve onlara bağırmaktan kaçınmalarını kapsıyordu.
Kitap Önerileri
- Ergen Beyni - Dr. Frances E. Jensen
- Ergen Beyin Rehberi (Daniel J. Siegel)
- Gençleri Anlamak – Haluk Yavuzer
- Ergenlik Döneminde Farkındalık - Eline Snel
- Çocuğunuzla Birlikte Büyümek - Naomi Aldort
- Ergenlik Hakkında Her Şey - Richard M. Lerner